Blog Arşivi

28 Nisan 2015 Salı

ÇANAKKALE SAVAŞI VE KONYA-HASANŞEYHLİ ŞEHİTLER


Çanakkale Savaşlarının 100.Yıl Resmi Logosu
   Bu yıl tarihimiz için çok önemli bir dönüm noktası olan, Çanakkale Zaferinin 100. yılını idrak ediyoruz.
  Çanakkale Savaşların da Osmanlı İmparatorluğunun her köşesinden gelen Mehmetçikler savaşmış ve bir çoğuda şehit düşmüştür. 
    Savaşa katılan Mehmetçikler içinde Konya-Hasanşeyhli Mehmetçikler de vardı. Bu makalemizde Çanakkale Savaşların da şehit olan Hasanşeyhlileri tanımaya çalışacağız.


1. Genel Olarak 

    Çanakkale Savaşlarında 252.3001 vatan evladı şehit düşmüştür. İnsanlık vahşetinin doruk noktalarından biri olan Çanakkale Savaşlarında Mehmetçik gözünü bile kırpmadan, ardına bile bakmadan Allah yolunda şehit olmayı göze almıştır.
2602 gün süren Çanakkale Savaşlarında Konyalı Mehmetçiklerin katkısı çok büyüktür. Çanakkale Savaşlarında en çok şehit veren 3.Vilayet Konyadır. Kayıtlara göre Konyalı şehitlerin toplam sayısı 25223 dir.


Cephedeki Osmanlı askerleri silahlarını çatmış halde verilecek emirleri bekliyorlar


2. Hasanşeyh'in Çanakkale Kahramanları 


  Çanakkale Savaşlarına katılan Mehmetçiklerin sayısını tam olarak bilmemekteyiz. Fakat, kayıtlara göre tespit edebildiğimiz 4 şehidimiz bulunmaktadır. Şunu belirtmek isterim ki şuan için cephede şehit olmuş Mehmetçiklerin kayıtlarına ulaşılmaktadır. Milli Savunma Bakanlığı Arşiv Müdürlüğü tarafından yürütülen Şehit Tespit Projesi kapsamında yaralı, vefat, esir, kayıp, hastalıktan ölüm vb. kaynaklı zayiat bilgilerinin tespit çalışmaları devam etmektedir.

    Çanakkale Savaşlarına katılan, Konya Vilayeti, Meram İlçesi, Kızılören Bucağı, Hasanşeyh Köyü kütüğüne kayıtlı bulunan
4 şehidimizin kimlik bilgileri şunlardır; 

                       İsim                                                              Lakabı                    Şehit Düştüğü Yer
1. Bekir              oğlu Ahmet (1883-1915)        Deliahmetoğulları          Kirte harbi4
2. Mehmet Ali    oğlu Mustafa(1889-1915)      Şabanoğulları                Seddülbahir5
3. Mehmet          oğlu Ömer(1886-1915)           Kayıtlarda yok               Zonik Tepe6
4. Mehmet         oğlu Ramazan(1892-1915)     Kayıtlarda yok                  Kanlısırt7
   
  Çanakkale savaşlarında çarpışan Hasanşeyhli bu Mehmetçikler memleketlerini en iyi şekilde temsil ederek şehitlik mertebesine ulaşmışlardır. Şehitlik mertebesi ise peygamberlikten sonraki en büyük mertebedir. İnsan daha ne isteye bilir ki!


Siperde bulunan Osmanlı askerleri



3. Civar ve Komşu Köylerimizdeki Şehit Sayıları

       Resmi kayıtlara göre civar ve komşu köylerimizin şehit sayıları8 şöyledir:


Siperdeki Osmanlı askerleri

  • Çavuş Bucak Merkezi - 7
  • Çavuş Köyleri - 3
  • Kızılören Bucak Merkezi - 4
  • Kızılören Köyleri - 4
  • Doğanbey Bucak Merkezi - 3
  • Doğanbey Köyleri - 5
  • Karacaören Köyü - 3
  • Sefaköy Köyü - 3
  • Üzümlü Köyü - 3
  • Erenkaya Köyü - 2
  • Hüseyinler Köyü - 2
  • Kayabaşı Köyü - 2
  • Kozlu Köyü - 2
  • Bükçe Köyü - 1
  • Gevrekli Köyü - 1
  • Gönen Köyü - 1
  • İnlice Köyü - 1

Osmanlı Askerlerinin içinde bulunduğu Sıhhiye çadırı

4. Osmanlı ve Düşmanlarımız 


    Türkler bir çok zafere şahitlik etmiş, köklü bir millettir. Dünyada hiçbir millet Türklere temas etmeden kendi tarihini yazamaz. Çoğu zaman karşımızdaki düşman acımasız, gaddar ve kindardı. Çanakkale cephesindeki düşmanlarımız İngiltere ve Fransa sömürgecilikle ünlenmiş devletlerdi. İngiltere(Büyük Britanya)'nin sömürgelerinden biri olan Hindistan sayesinde "üzerine güneş batmayan imparatorluk" namını kendi üzerine almıştı. Ama İngilizler Hindistan da 100 yıl kadar dayanabildiler. Fransızlar ise Cezayir de 132 yıl kalabilmiş, kaldıkları bu süre boyunca da 5 milyon insana soykırım uygulamıştır.9 İngiliz ve Fransızların sömürgecilik anlayışının ne kadar gelişmiş olduğu Çanakkale Savaşına getirdikleri ANZAK, Hintli, Pakistanlı, Kanadalı, Senagalli, Mısırlı askerlerle de sabittir. İtilaf devletlerinin Çanakkale de verdiği toplam zayiat 252.000 dir.
    Ecdadımız Osmanlı ise tarihin hiçbir zamanında sömürgecilik yapmamış insanların mallarını, canlarını, dinlerini ve dillerini ellerinden almamıştır. Osmanlının şiarı ise "hoşgörüdür". Osmanlı kimseyi Müslüman, Hristiyan, Musevi, Süryani, Yezidi, Mecusi diye ayırmamış, kimseyi kılıç zoruyla Müslüman yapmaya çalışmamıştır.
    İngiltere, Hindistan da 100 yıl kadar kalmış iken Osmanlı ise Bosna da, Mısır da, Arnavutluk da, Libya da, Bulgaristan da, Cezayir de, Kosova da,  Arabistan da, Makedonya da, Irak da, Yunanistan da, Suriye de, Sırbistan da, Ürdün de, Slovakya da, Yemen de, Umman da, Slovenya da, Tunus da, Karadağ da, Lübnan da, Romanya da, Katar da, B.A.E de, Filistin de ve İsrail de 500 yıl kalmıştır. Oradaki halklara adaletle ve hoşgörüyle hükmetmiştir. Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul da ki Rumlara, Bosna da ki Hristiyanlara verdiği özgürlükçü ve hoşgörülü ferman10 ortadadır.  Zaten Osmanlı da baskıcı yönetim anlayışı olsa gittiği o ülkelere 500 yıl hükmede bilir miydi? Balkanlardaki halklar Osmanlıyı istemeseler Fetret Devri11 zamanında yaşanan karışıklıktan faydalanıp bağımsızlıklarını ilan etmezler miydi?


İngiliz gemilerinin korkulu rüyası olan Osmanlı Sahil Savunma Topçu Bataryası
Osmanlı bu topçu bataryaları sayesinde 18 Mart 1915'te Çanakkale Deniz Zaferi'ni kazanmıştır.
Boğazı denizden geçemeyeceğini anlayan İtilaf Devletleri, 25 Nisan 1915 te  kara harekatına başlamıştır.
Asıl kanlı savaşlar 9 Ocak 1916 ya kadar karada devam etmiştir.

5. Sonuç Olarak

    İttihat ve Terakkinin yanlış yönlendirmeleri sonucunda Osmanlı İmparatorluğu balkan savaşlarından yenik çıkmıştır. Osmanlı milyonlarca kilometrekare toprağını kaybetmiş, milyonlarca insan yaşadıkları topraklarını terk etmek zorunda kalmıştır. Balkanlarda gelen milyonlarca muhacir Anadolu'nun birçok farklı yerine yerleşmek zorunda kalmıştır. Böyle bir zamanda I.Dünya Harbine giren İttihat ve Terakkinin bu davranışı kolay kolay anlaşılabilecek bir durum değildir. Osmanlı, Çanakkale cephesinin dışında Kafkasya, Filistin-Sina, Irak, Hicaz-Yemen, İran cephelerinde de çarpışıyordu. Osmanlı ordusu I.Dünya Harbinde 1.000.000 civarında zayiat vermiştir. Kafkasya Cephesinde yapılan Sarıkamış harekatında yazlık kıyafeti ile cepheye sürülen binlerce Mehmetçik donarak canlarını feda etmiştir. 
  Şüphesiz ki Çanakkale I.Dünya harbinin en kanlı cephesidir252.3001 şehit verdiğimiz Çanakkale Savaşlarında çocuk yaşlarda şehit olan Mehmetçikler, okullarını bırakarak cepheye koşan gençlerde vardı. Okullar o yıllarda mezun bile verememişti. Bir nesil böyle heba olmuştu. Allah'ın izniyle, Allah yolunda şehit olan Mehmetçiklerimizin mertebeleri bellidir! Peki onları cepheye sürenlerin hali nicedir? 
Cennet Mekan Sultan II.Abdülhamid Han




   Bu duygu ve düşüncelerle Çanakkale Boğazındaki bataryaları yenileyerek12 savaşın kazanılmasında büyük emeği olan II.Abdülhamid Han'a şükranlarımı sunuyor, Çanakkale de şehit olan tüm isimsiz kahramanlara Allah'tan rahmet diliyorum. Ülkemiz için şehit olan bütün vatan evlatlarının ruhu şâd, mekanları cennet olsun.










DİPNOTLAR
1. Osmanlı İmparatorluğu Genel Kurmay Başkanlığı Neşriyatına göre toplam kaybınız: 252.300 kişidir.

2. 19 Şubat-18 Mart 1915 tarihleri arasında Deniz Savaşları, 25 Nisan-9 Ocak 1916 tarihleri arasında Kara Savaşları yapılmıştır.

3. Milli Savunma Bakanlığı Arşiv Müdürlüğü-Birlik ve Zayiat Kayıt Defteri, Yeni Türkiye Stratejik Araştırma Merkezi tarafından yayınlanan Yeni Türkiye Dergisi Çanakkale Özel Sayısı(Ocak-Şubat 2015) Sayı:65 Eki, Ankara, 2015, Sayfa.3.



http://www.msb.gov.tr/arsiv/phpscr/SehitlerDetay.php?Sira=28500

4. Milli Savunma Bakanlığı Arşiv Müdürlüğü-Birlik ve Zayiat Kayıt Defteri, Yeni Türkiye Stratejik Araştırma Merkezi tarafından yayınlanan Yeni Türkiye Dergisi Çanakkale Özel Sayısı(Ocak-Şubat 2015) Sayı:65 Eki, Ankara, 2015, Sayfa.278, Sıra No:35613.




http://www.msb.gov.tr/arsiv/phpscr/SehitlerDetay.php?Sira=26298








5.Milli Savunma Bakanlığı Arşiv Müdürlüğü-Birlik ve Zayiat Kayıt Defteri, Yeni Türkiye Stratejik Araştırma Merkezi tarafından yayınlanan Yeni Türkiye Dergisi Çanakkale Özel Sayısı(Ocak-Şubat 2015) Sayı:65 Eki, Ankara, 2015, Sayfa.292, Sıra No:37376.




http://www.msb.gov.tr/arsiv/phpscr/SehitlerDetay.php?Sira=26582








6. Milli Savunma Bakanlığı Arşiv Müdürlüğü-Birlik ve Zayiat Kayıt Defteri, Yeni Türkiye Stratejik Araştırma Merkezi tarafından yayınlanan Yeni Türkiye Dergisi Çanakkale Özel Sayısı(Ocak-Şubat 2015) Sayı:65 Eki, Ankara, 2015, Sayfa.294,  Sıra No:37594.





http://www.msb.gov.tr/arsiv/phpscr/SehitlerDetay.php?Sira=26595






7. Milli Savunma Bakanlığı Arşiv Müdürlüğü-Birlik ve Zayiat Kayıt Defteri, Yeni Türkiye Stratejik Araştırma Merkezi tarafından yayınlanan Yeni Türkiye Dergisi Çanakkale Özel Sayısı(Ocak-Şubat 2015) Sayı:65 Eki, Ankara, 2015, Sayfa.294, Sıra No:37631.







8. Milli Savunma Bakanlığı Arşiv Müdürlüğü-Birlik ve Zayiat Kayıt Defteri, Yeni Türkiye Stratejik Araştırma Merkezi tarafından yayınlanan Yeni Türkiye Dergisi Çanakkale Özel Sayısı(Ocak-Şubat 2015) Sayı:65 Eki, Ankara, 2015.

9. 1830-1962 yılları arasında ki 132 yıllık işgal döneminde 5 milyon Cezayirli Fransızlar tarafından katledilmiştir.Aslı Bosna-Hersek'in Fojnica şehrindeki Katolik Kilisesi'nde bulunan fermanda, şunlar yazıyor;

10. Aslı Bosna-Hersek'in Fojnica şehrindeki Katolik Kilisesi'nde bulunan fermanda, şunlar yazıyor;


"KUŞANDIĞIM KILIÇ ADINA YEMİN EDERİM Kİ..."

"Ben ki Sultan Mehmet Han'ım; sıradan ve seçkin bütün insanlar tarafından bilinsin ki, bu padişah buyruğunu ellerinde bulunduran Bosnalı [Fransisken] ruhbanlara büyük bir lütufta bulunarak şunları buyurdum:

Adı geçenlere ve kiliselerine hiç kimse engel olmayacak ve sıkıntı vermeyecektir ve onlar sakınmaksızın ülkemde yaşayacaklardır. Ve kaçıp gidenler bile güven içinde olacaklardır.

Gelip ülkemizde korkusuzca oturacaklar ve kiliselerine yerleşeceklerdir. Ne ben, ne vezirlerim, ne kullarım, ne uyruklarım, ne de ülkemin bütün halkından hiç kimse adı geçenlere —kendilerine ve canlarına ve mallarına ve kiliselerine ve dışarıdan ülkemize gelenlerine— dokunmayacak, saldırıp incitmeyecektir. Yeri, göğü yaratan Rızıklandırıcı adına ve Kur'an adına ve ulu Peygamberimiz adına ve yüz yirmi dört bin peygamber adına ve kuşandığım kılıç adına yemin ederim ki, bu kişiler emrime itaat ettikleri sürece, bu yazılanlara hiç kimse uymazlık etmeyecektir.

Böyle biline."
http://www.sabah.com.tr/gundem/2014/11/28/papaya-fatihin-bosna-fermanini-hediye-etti 

11. Fetret devri(1402-1413), Aksak Timur'un Yıldırım Bayezid'i Ankara savaşında yenilgiye uğratması sonucu ortaya çıkmıştır. Savaş sonrasında Yıldırım Bayezid esir düşmüştür. Fetret devrinde Yıldırım Bayezid'in tarafından sağlanan Anadolu birliği bozulmuş, Yıldırım Bayezid'in dört oğlu arasında taht mücadelesi başlamıştır. Yıldırım Bayezid'in oğulları; Emir Süleyman, İsa Çelebi, Musa Çelebi ve Çelebi Mehmet'dir. Çelebi Mehmet verdiği büyük mücadeleyle fiili ve fikri bölünmeyi ortadan kaldırarak padişah olmuş, böylece fetret devri sona ermiştir.

12. Sultan II.Abdülhamid, başkent İstanbul'a güneyden gelecek tehlikeye karşı tüm savunma tedbirlerini almaya çalışmıştır. 1883-1892 yılları arası Çanakkale Boğazı'nın  en dar noktasında, boğazın her iki tarafındaki savunma ile ilgili tüm tedbirler alınmıştır. Daha önce var olan tabya ve bataryalar modernleştirilmiş, gerektiğinde bunların yenileri yapılmış ve büyük çoğunluğu Almanya Krupp Fabrikası'ndan sahil savunma topları getirilmiştir. Kaynak: SIHHIYE 1915 YÜZ YIL ÖNCE..., Sağlık Bakanlığı, medyatr Yayıncılık, Ankara, 2015, sayfa.22.

Teşekkür;
Fotoğraflar için, http://www.canakkale2015.gov.tr/tr ve http://canakkalesavaslari.comu.edu.tr/index teşekkür ederiz.



MEHMET ENES DEVEBACAK
 KAVACIK/İSTANBUL
29.04.2015



22 Nisan 2015 Çarşamba

Sayın Müdürüm sana bir kaç tavsiye

Sayın Müdürüm kimse seni ciddiye almıyor çünkü sen ciddi değilsin, kimse seni sevmiyor çünkü sen iticisin, kimse sana saygı duymuyor çünkü sen saygısızsın.

Sayın Müdürüm:
•Müdür olmuşsun ama nasıl cevap vereceğini öğrenememişsin!
•Müdür olmuşsun ama ciddiyetsizlik hayat felsefen olmuş!
•Müdür olmuşsun ama sokak kedisi bile senden daha çok seviliyor!
•Müdür olmuşsun ama amacın yolu açmak değil yolu kapamak olmuş!


Sayın Müdürüm sana bir kaç tavsiye:
•Lütfen bize kağıt üzerinde müdür olmadığını kanıtla!
•Lütfen bize yaşının adamı olduğunu kanıtla!


"Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az."


MEHMET ENES DEVEBACAK
KAVACIK/İSTANBUL
22.04.2015





17 Nisan 2015 Cuma

BÜYÜK TÜRKİYE, BÜYÜK DÜŞÜNEN GENÇLİK

Yeni Türkiye demek güçlü ve büyük Türkiye demektir. Güçlü Türkiye yeni Türkiye'nin kod adıdır. Güçlü Türkiye özgür ve bağımsız Türkiye demektir. Ak Parti'nin iktidara gelmesi yeni Türkiye'nin doğumudur. Yeni Türkiye insanı yaşat ki devlet yaşasın mantığını ana ilke edinmiştir.
Yeni gençlik yukarıda bahsettiğimiz konuları dikkate alıp ülkesinin çıkarlarını gözetmeyi ilke haline getiren, ülkesi için yapabileceği en iyi işi en güzel şekilde yapan bir gençlik demektir.

Yukarıdaki tanımda yeni Türkiye için güçlü ve büyük Türkiye dedik. Peki büyük ve güçlü bir ülke olmak için hangi özelliklere haiz olmak gerekiyor? Büyük ülke olabilmek için şu üç özelliğe sahip olmak gerekir.

1-Jeopolitik Konum: Türkiye jeopolitik olarak çok önemli bir yerdedir, üç tarafı denizlerle çevrili olan bir yarım adadır. Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının tam merkezindedir. Jeopolitik konumunun değerini iki kıta arasında bulunan boğazlarla da perçinlemektedir. Bu jeopolitik konumu ekonomik, siyasi, askeri, sosyal, kültürel vb. Olarak daha etkin kullanmak asıl önemli olandır. Yeni Türkiye bu vb. konuları geliştirmek için büyük uğraş vermektedir.

2-Uluslararası Politika Vizyonuna Sahip Olma: Yeni Türkiye uluslararası alandaki politikalara çok önem vermektedir. Ahmet Davutoğlu'nun Başbakan olmasıyla birlikte bu önem giderek artacağa benzemektedir. Âlemşümul bir politika izlemeye çalışan yeni Türkiye bölgesinde güç haline gelmiştir. Türkiye güttüğü politikalar sayesinde öncü ülke(çözüm üreterek, barış ve güvene katkı yapan ülke) olma yolunda da sağlam adımlarla ilerlemektedir. Türkiye'nin öncü ülke olma politikasını başarı ile taşıyan kurumlardan biride TİKA'dır. Eğitim, sağlık, restorasyon, tarımsal kalkınma, maliye, turizm, sanayi alanında bir çok proje ve faaliyet TİKA tarafından gerçekleştirilmektedir. TİKA, 100 ülkede kalkınma merkezli işbirliği çalışmaları yaparak birçok ülke ile bilgi ve tecrübesini paylaşmaktadır
Yapılan çalışmaların boşa gitmediği son birkaç yıldır iyice belirginleşmektedir. AFAD koordinasyonunda TİKA, Türk Kızılay’ı ve YTB gibi kurum ve kuruluşlar ile STK'nın desteği ile insani yardımlar yapan Türkiye, Küresel İnsani Yardım 2014 raporuna göre, GSMH bazında uluslararası insani yardım yapan en cömert ülke olmuştur.

3-Nitelikli Nüfus: Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan yıllardır evli çiftlere üç çocuk yapın diye telkinde bulunmaktadır. Çünkü nüfusumuz giderek yaşlanmaktadır. Bir ülkenin dinamizmini genç nüfus sağladığı için ülkenin yaşlanması yani dinamizmini kaybetmesi sizin güçlü bir ülke olmanızı engeller. Bu bakımdan Türkiye büyük bir nüfusa sahiptir. Yeni gençlik nitelikli nüfus olarak bu ülkeye hizmet verecektir. Bu nüfusu dinamik ve nitelikli halde olmasını sağlayarak büyük ülke olma yolunda ki adımlar aksamadan devam edecektir.
Bu üç özelliğe de Ak Parti iktidarda olduğundan beri sahip olmaya çalışıyoruz ve ilerleyen zamanda da bu özelliklere daha iyi bir şekilde sahip olursak yeni Türkiye'yi şanına yakışan bir konuma koyma imkânımız daha kolay olacaktır.

Yeni Türkiye deyip duruyoruz. Yeni Türkiye'yi daha iyi tanımak için eski Türkiye ile farklarını bilmemiz gerekiyor. Nedir bu eski ve yeni Türkiye'nin farkları. Yeni Türkiye ile eski Türkiye arasında birçok fark bulunmaktadır. Bu farkı daha iyi anlayabilmek için bir kaç kıyaslama yapmak istiyorum;

-Yeni Türkiye vesayet rejiminin değil, demokrasi hâkim olduğu bir Türkiye demektir.
-Yeni Türkiye elitlerin hizmetinde değil, halkın hizmetinde olduğu bir Türkiye demektir.
-Yeni Türkiye atanmışların değil, seçilmişlerin hâkim olduğu bir Türkiye demektir.
-Yeni Türkiye devletin amir vatandaşın memur olduğu değil, devletin memur vatandaşın amir olduğu bir Türkiye demektir.
-Eski Türkiye her sabah bir kriz veya darbe haberi alma korkusuyla yaşayanların ülkesi iken, yeni Türkiye huzur ve istikrarın hâkim olduğu geleceğe güvenle bakanların ülkesidir.
-Eski Türkiye insanların ırkından, dilinden, dininden dolayı baskı yaparken, yeni Türkiye insanlar arasında ırk, dil ve din farkı gözetilmemektetir. Yeni Türkiye farklılıkların ön plana çıktığı değil, ortak paydaların hâkim olduğu bir Türkiye demektir.
-Eski Türkiye fail-i meçhullerin olduğu, başörtüsünün büyük bir sorun olarak görüldüğü güvenli ve özgür olmayan bir ülke iken, yeni Türkiye daha güvenli ve özgürlükçü bir ülkedir.
-Yeni Türkiye, eski Türkiye gibi dış güçlerin istekleri doğrultusunda değil, ülkesinin yararına hareket eden bir Türkiye demektir.
-Eski Türkiye takip eden bir ülke iken, yeni Türkiye takip edilen bir ülkedir.
-Yeni Türkiye mazlumu görmezden gelip zalime ses çıkarmayan bir konumda olmayacak, mazlumun yanında olan zalimin karşısında olan bir konumda olacaktır. Yeni Türkiye dosta güven düşmana korku verecektir.
-TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in Marmaray'ın açılış töreninde dediği gibi: ''Eski Türkiye iki yakasını bir araya getiremezken, yeni Türkiye dev projelerle kıtaları bir araya getirmektedir.''
-Eski Türkiye 1 Cent’e muhtaç iken, yeni Türkiye İMF’ye borç vermektedir.
-Yeni Türkiye silah almak için kapı kapı dolaşan değil, kendi silahını kendi üreten bir ülkedir.
Şu an yeni Türkiye gelişim aşamasın da olduğu için yukarıda ki bazı özellikleri tam yansıtmaya bilir ama ilerleyen zaman da bulunan eksiklikler de kapatılacaktır.

12 yıldır şu 4 alanda büyük gelişmeler sağlanmıştır; demokratikleşme, refah, şehirleşme, uluslararası ilişkiler. Yeni Türkiye'nin ilerlemesi için yapılan çözüm süreci, demokratikleşme adımları ve 2023 hedefi varken, ülkemizin ilerlemesini istemeyen dış ve iç güçlerde boş durmamaktadır.

Yeni Türkiye demokrasi ve normalleşme yolunda büyük mesafe kat etmiştir. Çözüm sürecinin başlatılması kardeş kavgasına son vermek için yapılmakta olan büyük bir iştir. 10 yıl önce Kürt denilmesinin bile suç olduğu, Kürtçe müzik dinlemenin yasak olduğu, her kürde vatan haini gibi muamele yapılmakta iken yeni Türkiye de çözüm sürecini yapmak büyük bir cesaret ve vatanseverlik örneğidir.

Yeni Türkiye kendi sivil anayasasını da en yakın zamanda yapacaktır. Bu anayasanın etnik, mezhepsel, inançsal her türlü farklılığı kucaklayan, çoğulcu bir anlayışı hedefleyen bir anayasa olacağına da güvenimiz tamdır. Yeni anayasanın yapılması ortak akıl ve ortak vicdanın oluşturulmasını da kolaylaştıracaktır. Diğer bir demokratikleşme adımı da cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesidir.

Yeni Türkiye plan yapan, hedefler koyan bir ülke haline gelmiştir. Yeni Türkiye kendisine 2023(Cumhuriyetimizin 100. yılı), 2053(İstanbul'un fethinin 600.yılı), 2071(Malazgirt zaferinin 1000.yılı) hedefleri koymuştur. Yeni hedefler koymak, hayal kurmak çok önemlidir çünkü hayal kurmadan hiç bir şey yapılamaz. Hedef koymak rehavete düşmeyi önler, çalışmanın şevkini arttırır. 

Yeni Türkiye yolunda 2023 vizyonunun yeri çok ayrıdır. 2023 hedefleri ile Türkiye lig atlayacak, eski Türkiye'nin esamesi okunmayacaktır. Devletimizin ileri gelenlerinden aldığımız bilgilere göre dört adet öncelikli 2023 hedefi vardır:

1-Demokrasiyi daha da geliştirmek
2-Siyasi ve toplumsal normalleşmeyi daha ileri taşımak
3-Toplumsal refahı daha çok yükseltmek
4-Dünyada öncü ülkeler arasına girmek

Gezi parkı süreci ile alakalı olarak birçok ders çıkarmamız gerekmektedir. Dış güçler ve onların içerideki payandalarının birlikte ülkemizi karıştırmak için neler yaptıklarını gördük. Amacından saptırılmış gruplar ülkemizin gelişmesi için yapılacak olan yatırımların iptalini isteyerek, yakıp yıkarak amaçlarını göstermiş oldular. Yeni Türkiye devletin veya vatandaşın üzerine çöreklenmiş çeteleri bir bir yok etmektedir. Dini istismar eden örgütlerin paralel devlet kurmasına izin vermemektedir. Hiçbir karanlık odağın kendi çıkarları uğruna devletin gücünü kullanamayacağını bilmesi gerektiği Ak Parti hükümetleri döneminde iyice anlaşılmıştır.
Yeni Türkiye yolunda ekonomi, eğitim ve sağlık alanında yapılan reformlar yeni Türkiye'nin nasıl bir sisteme sahip olduğunu ve olacağının da sinyalini vermektedir. Ülkemiz refah toplumu olma yolunda hızla ilerlemektedir.

Yeni Türkiye yolunda gençlere büyük görevler düşmektedir. Türkiye'yi 2023'e, 2053'e, 2071'e taşıyacak olanlar gençlerdir. Gençlerin görevlerini hakkıyla yerine getirebilmeleri için bazı özelliklere haiz olması çok önemlidir.

Gençler cesaretli ve kararlı olmalıdırlar, heyecan ve umutlarını hiçbir zaman kaybetmemelidirler. Gençler dinine bağlı, tarihini bilen, adaplı, şahsiyetli, saygılı, namuslu, dürüst, dinamik, büyük düşünen, idealleri olan, kültürlü, yararlı kitap okuyan, yabancı dil bilen, spor yapan, misyon ve vizyon sahibi, davasını ideolojik bir temel üzerine kurabilen kişilikler olmalıdırlar. Gençler kendi amaçlarından ve ilkelerinden sapmadan dengeleri gözetmelidirler.

Gençler bazı uyutucu davranışlarda bulunmamalıdırlar. Örneğin, spor(özellikle futbol) veya yararsız televizyon programlarını ve dizilerini izlemeyi takıntı haline getirmemeli, kahvelerde kart oyunları oynamamalı, kafelerde boş boş oturmamalı, bilgisayar karşısında zamanını tüketmemelidir. Sağlıkları için sigara, nargile, alkol ve uyuşturucudan uzak durmalıdır. Kısacası gençler şahsi şehvetlerinin kendilerini yönlendirmelerine izin vermemelidir.

Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in gençliğe hitabesinden şu paragrafı size aktarmak istiyorum: ''Büyük bir tasavvuf adamının benzetişiyle, zifirî karanlıkta, ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar gözü keskin; ve gerçek kahramanlık mâdeniyle sahtesini ayırdetmekte kuyumcu ustası bir gençlik... ''

Yeni Türkiye de gençler her türlü pozisyonda görev almalıdır. Gençlerin kendisini geliştirmesi ve mesleğini en iyi şekilde yapması ülkemizin ileriye doğru attığı adımları daha da uzağa atmamızı sağlayacaktır. Gençlerin devlette memur, ordu da subay, belediyede işçi, mecliste milletvekili, çarşıda veya pazarda esnaf olmasının hiçbir önemi yoktur. Gençler çöpçülük yapsanız bile işinizi en iyi şekilde yapmalısınız, sizin amacınız o ayın en iyi elemanı seçilmeyi istemek olmalıdır.

Bir gencin görevleri elbette bunlarla sınırlı değildir. Genç asıl meziyetini ileriki yaşlarında yapacağı işlerle gösterecektir. Bu bakımdan gençler hayatımızın durmayan bir yapıya sahip olduğunun farkına varmalıdırlar. Genç insanlar bir süre sonra yaşlanacaklardır. Kendisinin de çocuğu olacaktır. Bu yüzden kendisini geliştirmesi ve hayata hazırlıklı olması çok önemlidir. Bilinçli bir genç ileride bilinçli bir ebeveyn olacaktır. Toplumun temel yapı taşı olan aile kavramı burada çok önemli bir hal almaktadır. Çünkü aile çocuklarının hangi mesleği seçeceği konusunda ve hayatını hangi yönde yönlendireceği konusunda çok önemli bir yere sahiptir. Aile çocuğuna hayatını yönlendirmesi konusunda büyük bir destek vermez veya yanlış bir destek verirse o çocuk hayatı boyunca yapılan yanlışlığın acısını çekecektir. O yüzden çocuklara en iyi şekil de yardımcı olalım ki gelecek nesillere de yardımcı olmuş olabilelim.

Batı ülkelerinde ''aile'' kurumu çok yıpranmıştır. Evlenen çiftler çabucak boşanmaktadırlar ve boşanmakla birlikte kendi çocuklarının da psikolojilerini bozmaktadırlar. Hatta şimdiki gençlik aile hayatı kurmayı düşünmemektedir. Ahlaki çöküntü gençler arasında çok yaygınlaşmıştır. Uyuşturucu madde kullanımı bazı Avrupa ülkelerinde yasal hale gelmiştir. Anadolu gençliğinin de batı gençliğinin bu çöküşünden büyük ders çıkarması gerekmektedir. Gençler Batı özentisi(yaşam tarzı) olmak bizi kurtarmaz! Bizi kurtaracak olan tek çare kendi öz benliğimize tekrar geri dönmemiz olacaktır. Batıya bilim, sanayi ve teknoloji vb. faydalı alanlarda özenmemiz bizim için daha hayırlı olacaktır.

Buradan şuna ulaşmalıyız ki genç bir bireyin iyi yetişmesi toplumsal ıslahın da temelidir. Toplumdaki her gencin iyi yetişmesi toptan bir toplumsal ıslahı sağlayıp, toplumsal bir kalkınmayı da beraberinde getirecektir. İyi yetişmiş bir genç toplumsal kalkınmayı da sağladığı için kendisinden sonra gelen toplumdaki gençlerin daha iyi yetişmesine de vesile olmuş olacaktır. Çünkü o ülke ne kadar zengin ve gelişmiş ise gençlere verilen imkanlar o kadar çok artacaktır.

Yeni Türkiye’nin hedeflerine ulaşması ve geleceğe güvenle bakabilmesi için gençlere çok büyük görev düşmektedir. Gençler öncelikle kendilerine inanmalı sonra da ülkelerine güvenmelidir. Gençler inanırsanız başarırsınız! Başardığınız takdir de yeni Türkiye'yi çok güzel günlerin beklediğini bilmelisiniz. Ben size inanıyor, başaracağınızı da biliyorum.

MEHMET ENES DEVEBACAK
İSTANBUL-KASIM/2014